Bugün farklıyım. Tepeden tırnağa farklı. Özel hissediyorum kendimi biraz da. Aslında nedeni basit, düşünüyorum ve düşünebiliyorsam varım demektir bu. Yaz olmasına rağmen soğuk ve yağmurlu bu gecede ben, düşünüyorum. Yıldızları, insanları, bizi ve bizim gibilerini düşünüyorum. Yavaş yavaş kayboluyorum düşüncelerimde. Bir sorun hissediyorum. Ara sıra nedensiz hüzün basıyor ve gözlerim doluyor. Galiba nedeni yıldızlar. Oradalar fakat gidip görmeye -en zengin kişi olsan bile- paran yetmiyor. Zaman geçiyor ve yaşlanıyoruz. Yıldızlar ise oradalar. Binlerce yıldır orada bizi izliyorlar. İsa’nın doğumunu, Bizans’ın yok oluşunu, Dünya Savaşları’nı gören yıldızlara tek dileğim var bu gece. İçimizden birini görmesini. Çünkü yıldızlar için bir “o” yok “onlar” var. Beni değil bizleri görüyorlar. Seni değil bizi izliyorlar asırlardır. Tam bu noktada kaybediyorum özel hissetmeyi. Hiçbirimiz özel değiliz. Özel olan evrenin kendisi. Sen, ben, biz öldüğümüzde yok olacağız. Geriye kalan bir şey olmayacak fakat yıldızlar öyle değil. Yıldızlar, biz gittiğimizde bizi izleyecekler. İnsanoğlu yok olduğunda onlar bizi görecekler.
Kendini büyük görmeye lüzum yok. Hepimizin sonu aynı. Güzel misin, yakışıklı mısın, çirkin misin; ayakların kocaman mı, kulakların kepçe mi, kalçan büyük mü; kötü alışkanlığın mı var, yok mu; siyah mısın, beyaz mısın, sarı mısın… Fark etmez. Öldüğünde yok olacaksın. Tüm yaşantında neler başardığın da önemli değil aslında. Kimi dünya kadar para kazanır ölür, kimi beş parasız ölür. Yıldızlar… Yıldızlar ise başkadır. Yıldızlar hayattır. Geceleri hayatımızın ne kadar gereksiz ve sıradan olduğuna bir yumruktur. Gerçek olan yıldızlardır. Özel olan yıldızlardır, bizler değil. Havanın açık olduğu bir gecede yıldızlara bakın ve düşünün. Onlar benden daha iyi anlatırlar kendilerini.
03.06.20

Bir cevap yazın