İçimdeki ben, bu yazı sana, bana kulak ver.
Bazı kilitler var zihnimizde, kalbimizde. Saklamak istediğimiz düşüncelerden çok, bizi saklıyorlar aslında. Bütün benliğimizi ve göstermek istemediğimiz, bizi savunmasız kılacağını düşündüğümüz her şeyi o kilitler ardına atıveriyoruz ve birikmeye başlıyorlar. Benliğimizi atıyoruz oraya. Her ne kadar sevmesek de biz olan fakat kabullenmekten kaçıp başka bir kılıfa sığınabilecek kadar sevmediğimiz benliğimizi. Neyiz ben de bilmiyorum.

Yola nasıl devam etmeyi düşünüyoruz peki? Nasıl olduğumuzu bulmuş olarak mı, yoksa kimlik arayışı içinde yıllarımızı harcayarak mı? Kendimizi bulduğumuza dair ya da aradığımıza dair kendimizi düzenli olarak kandırarak mı? Temel sorun burada aslında?
Başarmanın kolay olmadığını biliyoruz. İnkar edemediğimiz bir gerçek. İşte bu nedenle, başarmaya giden yolu küçümseyebildiğimiz kadar küçümsüyor ve hayatlarımızı ufak ve işe yaramaz atılımlar ile dolduruyoruz. Bizden önceki nesil şu anda olduğunu zannettiği yerden bile daha kötü bir durumda. Çabalarken; nasıl ve ne için çabaladığımızı kendimize göstermediğimiz, hedeflerimizi sahici hale getirip, hedefe giden yolu belirmediğimiz sürece aslında ne özümüzü bulabiliyoruz ne de sahici ve bizi konfor alanında yaşatmaya devam ettirebilecek bir gelecek sunuyoruz kendimize. Ve hayatımız boyunca yaptığımız en büyük kötülük olarak üzerimizde kalmaya devam ediyor.
Nasıl bulacağımız nasıl belirleyeceğimiz konusunda 17 yaşında sistemin esiri olmamaya çalışan ve topluma kulaklarını bi hayli kapamış bir genç olarak benim de bir fikrim yok. Elimden gelen tek yol kendime olabildiğince zaman ayırıp düşünmek. Bilginin sonsuz ışığı eşliğinde kendime ben istediğim için her gün bir şeyler katmaya çalışmak ya da sadece o gün kendim istemediğim için bu benlik arayışını bir kenara koyup mutlu bir ot şeklinde yaşamaya çalışmak.

Eğer dünyamızı güzelleştirirsek ortak dünyamız düzelmiyor. Bu çok acı bir gerçek. Size olumlama yapmak bir güzelliktir, diyecek kadar bu yaşamı sevdiğim söylenemez. Aksine dünyaya realist içine pesimist bir insan olarak bu benlik arayışında yapmanız gereken en temel şey bence ne noktada olduğunuzu görüp sorun tespiti yapabilmek. Sistemin, çevremizin, belki de ailemizin bizi ne noktaya kadar zehirlediğini ya ne noktaya kadar iyi geldiğini görmek sorun tespiti için yeterli olacaktır.
İşte o zaman kilitlerimiz birer birer kırılmaya başlıyor. Bizi seven ve bizim sevdiğimiz temel iki üç insanla ve gerçekten bizi biz yapacak ve bir konfor olan mutluluğu bize sunacak olan stabil hayata kavuşmak. İşte temel gaye ve temel kırılma noktası. Hayat dibimizde ya da yakınımızda değil. Yaşam bizlerin içinde. Olmak istemediğimiz ya korkumuzdan olamadığımız benlerde. Hepimizin bir gün benini bulmasını diliyorum. Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Bir cevap yazın